Vaka İncelemesi: Yapıyor Gibi Görünmek

Yaşadığımız çağın en büyük özelliği sanırım hızı ve bizler bu hıza ayak uydurmak için giderek hayatımızı daha yoğun yaşamak zorundayız sanki. Hangimiz gün içinde bazı işlerimizi yetiştirememiş olmaktan yakınmıyoruz ki?

Modern toplumun önümüze koyduğu bu hız olgusu yaşamımızda bizi adeta sarıp sarmalamış görünüyor. Bu hızlı yaşama ayak uydurmak içinse ister istemez hepimiz bir anda birden fazla işle uğraşmak zorunda bırakılıyoruz. Benim tabirimle çoğu zaman da bazı işleri yapıyor gibi görünmekle yetiniyoruz. Sizler ile paylaşmak istediğim vaka da böyle bir temel soruna parmak basıyor.

Kişilerin isimleri her zaman yaptığım gibi benim tarafımdan değiştirilmiştir.

Anne Emine Hanım 28 yaşında 3 yıllık evli genç bir kadındır. Kızı Fulya ise 24 aylık bebek ölçülerine göre hem boy hem kiloda oldukça ufak tefek bir bebektir.

Emine Hanım titiz bir ev kadınıdır ve bu titizliği ile de gurur duymaktadır. Olayın olduğu güne gidelim dilerseniz. Fulya odasında oyuncaklarını dağıtmış bir yandan yapı taşları diğer yandan bebekleri ve evcilik eşyaları karmaşasında oyalanmaktadır. Emine Hanım ise adeta yıldırım hızıyla bir yandan evi temizlerken diğer yandan akşama gelecek misafirleri için atıştırmalık ikramlar hazırlamaktadır.

Mutfaktan gelen elektrikli karıştırıcı sesini duyan Fulya bebek koşa koşa mutfağa girer ve bağıra çağıra “Ben de, ben de!” diye annesinin etrafında turlamaya başlar.

Emine hanım bir an evvel çırpmaya çalıştığı keki fırına yerleştirmek telaşı içinde Fulya’nın “Ben de karıştırayım biraz” isteğine öncesinde pek yüz vermese de sonra Fulya’nın inat ettiğini görünce eline bir kaşık vererek bebeğin kaşık tutan elini üsten kavrar ve kek hamurunun içine kaşığı öylesine hızla bir sokup çıkararak “Aman da ne güzel çırpmış benim kızım, haydi git bakalım bebeğin uyanmış mı bak.” diyerek çocuğu açıkça başından atmaya yönelir.

Fulya bebek yarım yarım konuşmasıyla annesine “Kuru üzüm, kuru üzüm” dese de Emine hanım “Hayır bu kuru üzümlü kek değil tamam mı? “diyerek olayı geçiştirir. Oysa Fulya kuru üzümü atıştırmalık olarak da istemiştir ama maalesef Emine Hanım normal şartlar altında sevinerek kan yapar diye verebileceği bir avuç kuru üzümü kızının ne istediğini yoğunluğundan dolayı anlamadığından geçiştirmiştir. Fulya Bebek biraz sonra annesine dönerek “Ben alıyım” dediğinde de Emine hanım açıkçası ne olduğunu Fulya’nın ne alacağını anlamamıştır ve açıkçası o an için bu pek de önemli görünmemiştir. “İyi peki al ne alacaksan “diyerek kendisini rahat bırakmasını ummuştur.

İçine kabartma tozu koyduğu keki son çırpmaları yapıp fırına yerleştirme telaşındadır, çünkü daha Fulya’ya da banyo yaptıracaktır.

İşte tam bunları düşünürken Fulya annesinden gördüğünü taklit ederek onun her zaman üzerine çıktığı mutfak iskemlesine çıkarak annesinin tam arkasındaki tezgahın üzerinde duran kuru üzüm kavanozuna erişmeye çalışırken olanlar olur. Kavanoz ufak elleri tam kavrayamadığı için Fulya’nın elinden kayarak mutfak tezgahı üzerinden yere düşerek tuzla buz olmuştur. Korkuyla arkasını dönen Emine Hanım da donmuş kalmıştır. Bir an geçtikten sonra “Fulya sen ben öldüreceksin vallahi, kıpırdama oradan bak çok kızdım o camlar oramıza buramıza batmadan temizleyeyim hemen” diye öfkeyle bağırarak doğruca elektrikli süpürgeyi almaya gider.

Bundan sonrası bilindik hikaye, Emine Hanım bağıra çağıra söylenerek ortalığı temizler; Fulya tezgahın üstünde korkmuş sinmiş ağlamaklı annesini seyreder.

İlk Yayın Tarihi: 7 Kasım 2015 @ 19:33