Sağ Beyin Eğitimi Üzerine Notlar Yazar: Sevgili Bebek -
Tahmini Okuma Süresi: 5 Dakika 26 Saniye Sağ beyne nasıl erişiriz?
Sağ beyne adım atmak zihni rahatlatarak alfa dalgası durumuna getirmeyi gerektirir. Bebekler, yeni yürüyen ve küçük çocuklar çoğu zaman zaten bu evrededir ancak yaşları büyüyüp sol beyinleri geliştikçe beta ve alfa dalgaları arasında ileri-geri geçiş yaparlar. Yaşça büyük çocuklara Sağ Beyin Eğitimi vermek basit anlamda onları masum, güvenilir alfa durumlarına geri götürmeyi gerektirir.
Sesleri ve harfleri yavaş tempoda öğrenerek, sonra çabucak kelimelere geçmek, kitap okurken tekrar yavaş tempoya dönüp, en nihayetinde metinleri hızlı okumak çocuklar için doğal bir evrimdir.
Hafızalarının görselliğe dayanmasından dolayı fotoğrafik hafıza oyunları onlar için çocuk oyuncağıdır. Üç boyutlu alanlar yaratıp canlandırırlar. Alan diyoruz çünkü ne resim ne de fotoğraftırlar. Alanlar çocukların her açısını kendi iradelerine göre uyarlayıp, değiştirdikleri ve tüm duyularıyla hissettikleri zihinsel yerlerdir.
Çocukların sağ beyin erişimi ne kadar desteklenir, eğitimi ne kadar bütünsel olursa, o kadar dâhiyane yeteneğe ulaşılabilinir. Albert Einstein bu noktada bir örnek teşkil etmektedir.
Einstein’a gelişme geriliği teşhisi konmuş ve kendisi tutarlı olarak konuşmaya çok geç yaşlarda başlamıştır. Einstein’ın gelişme geriliği yalnızca sol beyin gelişimiyle bağlantılıdır. Bu gecikme sanılanın bir külfet değil, aksine – keşiflerinin çoğuna katkıda bulunan – bir lütuftur çünkü bu süre zarfında Einstein’ın sağ beyninde yaratıcı düşünceler dönüp durmaktayken, içsel hayal dünyası da gelişmiştir. Einstein’ın sol beyni, sağ beynine bu düşünceleri ifade edecek kadar etkili biçimde bağlandığında çağımızın en büyük fikirlerine imza atmıştır.
Çocukların bu olağanüstü yaratıcı zihni aynı zamanda oldukça hassas ve kırılgandır da. Strese maruz kaldıklarında yeteneklerinin çoğu da katlanarak gerilemektedir. Sağ beynin frekanslara duyarlı olduğunu hatırlayınız. Bu demektir ki stres her türlü maddesel formda ve hareketli olabilir. Tereddüt eden biri, çocuğun resmetme yeteneğini etkileyecek bir şüphe bulutu yaratabilir.
Bazen sentetik kıyafet veya halı gibi basit şeylerin aşırı duyarlı çocukların rahatlamasını ve derse katılımını olumsuz etkilediği doğrudur. Bunun yanında sıcaklık, ışık, beslenme, saatin kaç olduğu, hava, kokular, elektrik akımları ve daha birçok şey öğrenmeyi engelleyebilir. Ancak çocuğun öğrenme yeteneği üzerindeki en dramatik etki gözetimi altında olduğu insanlarla arasındaki bağdır.
Çocuklar kayıtsız şartsız sevgi gördüklerinde ve çocukluğun olağan hatalarını yaptıklarında sevecen, olumlu bir şekilde karşılanıp keşiflerine ve sevdiği dünyasına devam edebildiklerinde kendilerini iyi hissederler. Bu dayanak onların daha tutkulu bir şekilde öğrenmeye odaklanmalarına izin verir.
Yaratılış yetiştirilmeye karşı
Yaratılışın (çocuğun genetik yapısı) mı, yetiştirilmenin (çevre, kültür ve çocuğun gördüğü muamele) mi daha önemli olduğu sorusu eğitimci çevrelerde popüler bir sorudur. Çocukların büyüyüp gelişmesinde her ikisinin de rolü vardır ancak biz olayın yetiştirilme boyutuna katkıda bulunabildiğimiz için bu konuya odaklanırız. Dahası, çocuğun direkt karşılaştığı çevrenin sağ beyin yeteneklerini öne çıkarmasında etkili olduğunu gözlemlemekteyiz.
İlk Yayın Tarihi: 8 Mayıs 2015 @ 15:32
Sağ beyne nasıl erişiriz?
Sağ beyne adım atmak zihni rahatlatarak alfa dalgası durumuna getirmeyi gerektirir. Bebekler, yeni yürüyen ve küçük çocuklar çoğu zaman zaten bu evrededir ancak yaşları büyüyüp sol beyinleri geliştikçe beta ve alfa dalgaları arasında ileri-geri geçiş yaparlar. Yaşça büyük çocuklara Sağ Beyin Eğitimi vermek basit anlamda onları masum, güvenilir alfa durumlarına geri götürmeyi gerektirir.
Sesleri ve harfleri yavaş tempoda öğrenerek, sonra çabucak kelimelere geçmek, kitap okurken tekrar yavaş tempoya dönüp, en nihayetinde metinleri hızlı okumak çocuklar için doğal bir evrimdir.
Hafızalarının görselliğe dayanmasından dolayı fotoğrafik hafıza oyunları onlar için çocuk oyuncağıdır. Üç boyutlu alanlar yaratıp canlandırırlar. Alan diyoruz çünkü ne resim ne de fotoğraftırlar. Alanlar çocukların her açısını kendi iradelerine göre uyarlayıp, değiştirdikleri ve tüm duyularıyla hissettikleri zihinsel yerlerdir.
Çocukların sağ beyin erişimi ne kadar desteklenir, eğitimi ne kadar bütünsel olursa, o kadar dâhiyane yeteneğe ulaşılabilinir. Albert Einstein bu noktada bir örnek teşkil etmektedir.
Einstein’a gelişme geriliği teşhisi konmuş ve kendisi tutarlı olarak konuşmaya çok geç yaşlarda başlamıştır. Einstein’ın gelişme geriliği yalnızca sol beyin gelişimiyle bağlantılıdır. Bu gecikme sanılanın bir külfet değil, aksine – keşiflerinin çoğuna katkıda bulunan – bir lütuftur çünkü bu süre zarfında Einstein’ın sağ beyninde yaratıcı düşünceler dönüp durmaktayken, içsel hayal dünyası da gelişmiştir. Einstein’ın sol beyni, sağ beynine bu düşünceleri ifade edecek kadar etkili biçimde bağlandığında çağımızın en büyük fikirlerine imza atmıştır.
Çocukların bu olağanüstü yaratıcı zihni aynı zamanda oldukça hassas ve kırılgandır da. Strese maruz kaldıklarında yeteneklerinin çoğu da katlanarak gerilemektedir. Sağ beynin frekanslara duyarlı olduğunu hatırlayınız. Bu demektir ki stres her türlü maddesel formda ve hareketli olabilir. Tereddüt eden biri, çocuğun resmetme yeteneğini etkileyecek bir şüphe bulutu yaratabilir.
Bazen sentetik kıyafet veya halı gibi basit şeylerin aşırı duyarlı çocukların rahatlamasını ve derse katılımını olumsuz etkilediği doğrudur. Bunun yanında sıcaklık, ışık, beslenme, saatin kaç olduğu, hava, kokular, elektrik akımları ve daha birçok şey öğrenmeyi engelleyebilir. Ancak çocuğun öğrenme yeteneği üzerindeki en dramatik etki gözetimi altında olduğu insanlarla arasındaki bağdır.
Çocuklar kayıtsız şartsız sevgi gördüklerinde ve çocukluğun olağan hatalarını yaptıklarında sevecen, olumlu bir şekilde karşılanıp keşiflerine ve sevdiği dünyasına devam edebildiklerinde kendilerini iyi hissederler. Bu dayanak onların daha tutkulu bir şekilde öğrenmeye odaklanmalarına izin verir.
Yaratılış yetiştirilmeye karşı
Yaratılışın (çocuğun genetik yapısı) mı, yetiştirilmenin (çevre, kültür ve çocuğun gördüğü muamele) mi daha önemli olduğu sorusu eğitimci çevrelerde popüler bir sorudur. Çocukların büyüyüp gelişmesinde her ikisinin de rolü vardır ancak biz olayın yetiştirilme boyutuna katkıda bulunabildiğimiz için bu konuya odaklanırız. Dahası, çocuğun direkt karşılaştığı çevrenin sağ beyin yeteneklerini öne çıkarmasında etkili olduğunu gözlemlemekteyiz.
İlk Yayın Tarihi: 8 Mayıs 2015 @ 15:32