Öğrenilmiş Çaresizliğe Engel Olabilirsiniz Yazar: Sevgili Bebek -
Tahmini Okuma Süresi: 1 Dakika 24 Saniye 1969 yılında Berkeley Üniversitesi’nde Prof. John Watson 3 aylık bebekler üzerinde bir deney yapmıştır. Toplam 15 dakika süren bu deneyde bebeklerin tepkilerinden yola çıkılarak öğrenilmiş çaresizlik hakkında araştırma yapılmıştır.
Deneye göre bebekler bir beşiğe yatırılmıştır. Bir grup bebeğin başının altında özel sensörlü bir yastık kullanılırken, diğer grup bebeklerde normal yastık kullanılmıştır. Bebeklerin görüş açısına onları rahatsız edilecek nesneler konulmuş ve bebek başını hareket ettirdiğinde yastıktaki sensör sayesinde bebeği rahatsız eden nesnenin uzaklaşmasını sağlanmıştır.
Başlarının altında sensörlü yastık bulunan bebekler, rahatsız oldukları nesneyi uzaklaştırmayı başarabilmekteyken, başlarının altında özel yastık bulunmayan bebekler nesneyi görmek zorunda kalmıştır.
Daha sonra, başının altında sensörlü yastık bulunmayan bebekler, diğer bebeklerin yani sensörlü yastık bulunan yataklara yatırıldıklarında ise görülmüştür ki, bu bebekler rahatsız oldukları nesneyi uzaklaştırmak için çaba bile harcamıyorlar.
Bu öğrenilmiş çaresizliktir!
15 dakika süren bu deneyde alınan sonuçlar düşünülerek, bir çocuğun ömrü boyunca böyle bir durumla karşı karşıya kaldığında nelerden mahrum kalabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Bazen gerçekten çaresiz kaldığımız durumlar olabilir, ancak öğrenilmiş çaresizlikte aslında üstünden gelebilecek olmamıza rağmen başarmayı denemeden vaz geçeriz. Kimse çocuğunun böyle bir duyguyla yaşamasını istemez. Bunun için de ebeveynlerin yapabileceği şeyler vardır.
Çocuğumuzdan beklentilerimiz elbet olacaktır. Ancak bu beklentilerimizi daha dikkatli seçmeliyiz. Çocuğumuzdan başaramayacağı işleri beklememeliyiz. Bir çocuğu büyük bir sorumluluk altına sokup başaramamasına sebep olmaktansa, ufak tefek yaşına ve gelişimine uygun sorumluluklar vererek, başarabilmesini ve bunun şevkiyle başarmak için çabalamaya devam etmesine yardımcı olmalıyız.
Öğrenilmiş çaresizliğe sebep olan faktörler;
Aynı durumda yada farklı farklı durumlarda defalarca başarısız olmak,
Çocuğun kendine güvenmemesi, özgüven eksikliği,
Sosyal ortamlarda yetersizlik,
Başarıların ebeveynler tarafından ödüllendirilmemesi, dile getirilmemesi,
Baskıcı ebeveynler,
Sürekli çocuğa ‘Yapamazsın, başaramazsın, sen yapamazsın, ben senin için yaparım’ gibi kelimeler söylemek, öğrenilmiş çaresizliğe sebep olmaktadır.
Öğrenilmiş çaresizlik yaşayan bir çocuk hevesini kaybeder, istediklerini elde edebilmek için yapabileceği bir şey olmadığını düşünür ve çabalamaktan vaz geçer. Bu çocuğun yaratıcılığını da olumsuz yönde etkiler.
Öğrenilmiş çaresizlik yaşayan çocuklar nasıl olsa başaramayacaklarını düşündüklerinden, bir süre sonra istedikleri şeyler hakkında düşünmezler bile. Bu da çocuğun problem çözme becerilerini olumsuz etkiler, düşünme yeteneklerinin zayıflamasına sebep olur.
Yapılan bir deneyde, 1’er dakika arayla kafesine şok verilen bir farenin, ilk şoklarda panik olurken, 80. şoktan sonra artık tepki vermediği görülmüştür. Yani bu fare acılarından kurtulmak için çabalamak yerine o acıyla yaşamayı öğrenmiştir. Farenin 80. şoktan sonra artık biyolojik savunma mekanizmasının bile çalışmadığı gözlemlenmiştir. Bu da bize öğrenilmiş çaresizliğin yalnızca psikolojik değil fizyolojik olarak da tepkisizliğe sebep olduğunu göstermektedir.
Çocuğu öğrenilmiş çaresizlikten korumak için, ebeveynlerin çocuğa boyundan büyük görevler vermemesi gereklidir. Küçük görevler vermeli ve bunları başardığında çocuklarımızı takdir etmeliyiz. Küçük adımlarla hareket edersek zamanı geldiğinde, çocuklarımızın büyük başarıları da rahatlıkla yapabildiğini göreceğiz.
İlk Yayın Tarihi: 27 Kasım 2017 @ 16:32
1969 yılında Berkeley Üniversitesi’nde Prof. John Watson 3 aylık bebekler üzerinde bir deney yapmıştır. Toplam 15 dakika süren bu deneyde bebeklerin tepkilerinden yola çıkılarak öğrenilmiş çaresizlik hakkında araştırma yapılmıştır.
Deneye göre bebekler bir beşiğe yatırılmıştır. Bir grup bebeğin başının altında özel sensörlü bir yastık kullanılırken, diğer grup bebeklerde normal yastık kullanılmıştır. Bebeklerin görüş açısına onları rahatsız edilecek nesneler konulmuş ve bebek başını hareket ettirdiğinde yastıktaki sensör sayesinde bebeği rahatsız eden nesnenin uzaklaşmasını sağlanmıştır.
Başlarının altında sensörlü yastık bulunan bebekler, rahatsız oldukları nesneyi uzaklaştırmayı başarabilmekteyken, başlarının altında özel yastık bulunmayan bebekler nesneyi görmek zorunda kalmıştır.
Daha sonra, başının altında sensörlü yastık bulunmayan bebekler, diğer bebeklerin yani sensörlü yastık bulunan yataklara yatırıldıklarında ise görülmüştür ki, bu bebekler rahatsız oldukları nesneyi uzaklaştırmak için çaba bile harcamıyorlar.
Bu öğrenilmiş çaresizliktir!
15 dakika süren bu deneyde alınan sonuçlar düşünülerek, bir çocuğun ömrü boyunca böyle bir durumla karşı karşıya kaldığında nelerden mahrum kalabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Bazen gerçekten çaresiz kaldığımız durumlar olabilir, ancak öğrenilmiş çaresizlikte aslında üstünden gelebilecek olmamıza rağmen başarmayı denemeden vaz geçeriz. Kimse çocuğunun böyle bir duyguyla yaşamasını istemez. Bunun için de ebeveynlerin yapabileceği şeyler vardır.
Çocuğumuzdan beklentilerimiz elbet olacaktır. Ancak bu beklentilerimizi daha dikkatli seçmeliyiz. Çocuğumuzdan başaramayacağı işleri beklememeliyiz. Bir çocuğu büyük bir sorumluluk altına sokup başaramamasına sebep olmaktansa, ufak tefek yaşına ve gelişimine uygun sorumluluklar vererek, başarabilmesini ve bunun şevkiyle başarmak için çabalamaya devam etmesine yardımcı olmalıyız.
Öğrenilmiş çaresizliğe sebep olan faktörler;
Aynı durumda yada farklı farklı durumlarda defalarca başarısız olmak,
Çocuğun kendine güvenmemesi, özgüven eksikliği,
Sosyal ortamlarda yetersizlik,
Başarıların ebeveynler tarafından ödüllendirilmemesi, dile getirilmemesi,
Baskıcı ebeveynler,
Sürekli çocuğa ‘Yapamazsın, başaramazsın, sen yapamazsın, ben senin için yaparım’ gibi kelimeler söylemek, öğrenilmiş çaresizliğe sebep olmaktadır.
Öğrenilmiş çaresizlik yaşayan bir çocuk hevesini kaybeder, istediklerini elde edebilmek için yapabileceği bir şey olmadığını düşünür ve çabalamaktan vaz geçer. Bu çocuğun yaratıcılığını da olumsuz yönde etkiler.
Öğrenilmiş çaresizlik yaşayan çocuklar nasıl olsa başaramayacaklarını düşündüklerinden, bir süre sonra istedikleri şeyler hakkında düşünmezler bile. Bu da çocuğun problem çözme becerilerini olumsuz etkiler, düşünme yeteneklerinin zayıflamasına sebep olur.
Yapılan bir deneyde, 1’er dakika arayla kafesine şok verilen bir farenin, ilk şoklarda panik olurken, 80. şoktan sonra artık tepki vermediği görülmüştür. Yani bu fare acılarından kurtulmak için çabalamak yerine o acıyla yaşamayı öğrenmiştir. Farenin 80. şoktan sonra artık biyolojik savunma mekanizmasının bile çalışmadığı gözlemlenmiştir. Bu da bize öğrenilmiş çaresizliğin yalnızca psikolojik değil fizyolojik olarak da tepkisizliğe sebep olduğunu göstermektedir.
Çocuğu öğrenilmiş çaresizlikten korumak için, ebeveynlerin çocuğa boyundan büyük görevler vermemesi gereklidir. Küçük görevler vermeli ve bunları başardığında çocuklarımızı takdir etmeliyiz. Küçük adımlarla hareket edersek zamanı geldiğinde, çocuklarımızın büyük başarıları da rahatlıkla yapabildiğini göreceğiz.
İlk Yayın Tarihi: 27 Kasım 2017 @ 16:32