Çocuklarınızı Cinsiyet Ayrımı Yapmadan Yetiştirin

Hamile kaldınız ve daha bebeğinizin cinsiyetinizi öğrenmemişken sorular yönelmeye başladı değil mi? ‘Kız mı, erkek mi?’ Bebeğin cinsiyeti öğrenildiğinde hemen ona göre isimler sıralanmaya başlar. Mavi ya da pembe kıyafetler, yatak örtüleri, oyuncaklar seçilir.

Bebek daha doğmadan bir kalıba sokulmuştur bile! Fakat bir ebeveynin en büyük amaçlarından birisi çocuğunun özgür bir biçimde yaşaması değil midir? Yani neden bir erkek çocuk pembe bir çorap giyemez, oyuncak bebeklerle oynayamaz? Ya da bir kız çocuk saçlarını kısacık kestiremez, araba yarıştıramaz? Neden küçücük yaşında kız gibi oturması beklenir? Neden erkek olduğu için ağlanması engellenir? Tüm bunlar küçük bir çocuk için zor değil mi?

Çocuklar için oyunların, oyuncakların, renklerin cinsiyeti yoktur. Onlar için yalnızca eğlenceli zamanlar ve aktiviteler vardır.

O zaman neden yetişkinler erkek çocuklarını pembeden, kızlara özgü kabul edilen şeylerden uzak tutuyor. Bu o çocuğun aklında ‘Kadına ait olanların’ yanlış olduğu gibi bir izlenime sebep olmaz mı? Bu şekilde yetişen bir çocuk gelecekte kendisinin ya da başkalarının çocuklarını da bu kalıplara sokmaya çalışmaz mı?

Bu döngüyü nasıl kırabiliriz?
Çocuklarımızı cinsiyet ayrımı yapmadan yetiştirerek.

Çocuğu dünyaya getiren annedir ancak yetiştiren hem anne hem de babadır. Peki kız çocuklarına bebek vererek anne olmaya hazırlarken, erkek çocuklarını bebekle oynatmayarak gelecekte nasıl baba olacaklarını etkilemiyor muyuz? Günümüzde artık babalar da çocuklarının bakımlarına yardımcı oluyor, çocuklarına daha rahat sevgilerini gösterebiliyorlar. Ancak çok yakın gelecekte çocukları yalnızca uyurken başlarını okşayan babalar vardı.

Çocuğuyla yalnız yaşayan bir anne herkes için normalken, bir babanın çocuğuyla yalnız yaşaması, onun ihtiyaçlarını gidermesi, onu büyütmesi onu ‘iyi baba’ yapıyor. Çocuğu büyütmek her iki ebeveynin ortak göreviyken ve bazı durumlarda bu sorumluluğu tek bir ebeveynin alması gerektiğinde, babanın bunu yapıyor olması neden olağanüstü bir olaymış gibi görülüyor?

Toplumumuzda ne yazık ki kadın olarak dünyaya geldiği için ayrımcılığa uğrayan bir çok insan var. Kadına karşı şiddet, cinayet, giyim konusunda yapılan baskılar, iş hayatındaki rekabete kadın olarak katılmaya çalışmak gibi bir çok dezavantajları var kadınların. Peki biz toplumun en küçük ve temel yapı birimi olan aileler, bunu düzeltebilir miyiz?

Bunu ancak çocuklarımız çok küçükken, kadın erkek kavramını doğru öğrenmesini sağlayarak başarabiliriz. Cinsiyet kavramları yalnızca biyolojik olarak fiziksel farklılıkları işaret eder. Çocuklara bu konularda istemeden de olsa baskılar yapmak onlar için bir karmaşaya sebep olur. Bu karmaşanın gelecekte ayrıma sebep olmaması için görev biz ebeveynlere düşüyor.

Çocuğunuzun istediği renkleri kullanmasına izin verebilirsiniz örneğin. Renkler çocukların cinsiyet değiştirmesine neden olmaz. Gökkuşağının tüm renkleri onların olmalı.

Çocuklar diledikleri oyuncaklarla oynayabilmelidirler.

Çocuklarınızı severken ne kadar güzel ya da yakışıklı olduğunu söylemek yerine, ne kadar akıllı, yaratıcı olduğu gibi beceri ve yeteneklerinden bahsedebilirsiniz.

Çocuklarınıza ‘kız gibi oturmak’, ‘erkek olup ağlamamak’ gibi nasıl olması gerektiğine dair cinsiyetçi söylemler yapmamalısınız.

Cinsiyetinin yapmak istediklerine engel olmadığını, istediği her şeyi yapma gücünün kendisiyle alakalı olduğunu öğretebilirsiniz.

Kendi davranışlarınızla çocuklarınıza örnek olabilirsiniz. Evde babaların bulaşıkları yıkamak, evi süpürmek gibi konularda yardımcı olması ilk akla gelen konular olabilir.

Dünyayı daha adil, yalnızca cinsiyet değil, ırk, din gibi ayrımlardan da uzak, güzel bir hale dönüştürebilmenin tek yolu, geleceğimiz olan çocuklarımız ve onların yetiştiği ailelerdir.

İlk Yayın Tarihi: 23 Kasım 2017 @ 09:36