Çocuklar ve Paylaşım Yazar: Sevgili Bebek -
Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakika 24 Saniye Bebekler emeklemeye başlayıp annelerinden ayrıldıklarında, yavaş yavaş benlik kurmaya başlarlar. Emeklemeye ve yürümeye başladıklarında çevrelerini ve kendilerini daha fazla keşfetme imkanına da sahip olurlar. Çocuklar çevrelerini ve kendilerini keşfederken, “ben” ve “benim olan” ları tanımlama ihtiyacı hissederler. Ben ve benim kelimeleri zamanla en sık kullandıkları kelimeler olmaya başlamıştır.
Bunun sebebi; küçük çocukların gözünde, hayat onların çevresinde dönmektedir. Benmerkezci ufaklıklara göre, anneleri, babaları, çevresinde gördükleri aslında ona ait olmayan cisimler dahi onundur.
Bu nedenle 2-3 yaş çocuklarının en büyük sorunlarından biri paylaşmayı istememeleridir.
Örneğin çocuğunuzdan oyuncak bebeğini arkadaşıyla paylaşmasını istediğinizde, alacağınız “HAYIR” yanıtı çok da şaşırtıcı olmamalıdır. Çünkü çocuğunuz bebeğini arkadaşına verdiğinde geri alıp alamayacağını bilememektedir. Oyuncağı alamayacağını düşünen çocuk, oyuncak üzerindeki sahiplenme duygusunu ve kontrolünü kaybetme korkusuyla onu paylaşmak istemez. Çocukların paylaşma konusundaki verdikleri bu öfkeli ve kaygılı tepkiler çoğu zaman ebeveynler için anlamsız gözükür ve endişe yaratır. Ancak çocukların verdikleri bu tepkinin çocuğun doğal gelişim sürecine ait, doğal bir tepki olduğu unutulmamalıdır.
Paylaşma duygusu çocuğun doğuştan getirdiği bir özelliği değildir, bu sebeple sonradan kazandırılması gerekir. Çocuğa paylaşmayı öğretmenin en önemli yolu ise ona rehberlik yapmak ve gözlemlemesine olanak yaratmaktır.
Çocuğun çevresindeki yetişkinleri paylaşım yaparken görmesi, çocuk için çok iyi bir örnek olacaktır. Böyle bir gözlemle, küçük çocuğunuz verilen bir nesnenin istendiği zaman geri alınabileceğini öğrenir.
Örneğin çocuğunuzun yanında, eşinize o çok sevdiğiniz çiçekli bluzunuzu yakın bir arkadaşınıza verdiğinizi anlatmanız ve bir süre sonra çocuğunuzun bluzunuzun tekrar sizde olduğunu görmesi paylaşmanın korkulacak bir şey olmadığını, kaybetmek olmadığını öğrenmesinde güzel bir örnek olabilir. Çocuğunuza öğretmek istediğiniz bir davranışı aşılamanın en uygun yolu, o davranışı sergilemenizdir. Çocuklar anne ve babalarının minik birer kopyalarıdır ve ebeveynlerini kendilerine rol model alırlar.
Birden çok çocuğu olan anne ve babalar, çocukları arasındaki “senin” “benim” kavgasını önlemek için genellikle her şeyden iki tane alır. Fakat yine de çekişmeleri tamamıyla önlemek mümkün olmaz. Çocuğun bu “mülkiyetçi” tavrını anlamanın ve baş etmenin en temel yolu, bunun geçici bir durum olduğunu ve gelişiminin doğal bir parçası olduğunu kavramak ve kabul etmekle başlar. Nasıl ki biri çıkıp karşımıza elimizi, kolumuzu istese vermek istemeyiz, çocuk için de oyuncak legoları veya bebeği bedeninin bir parçası kadar kıymetlidir ve çocuk onu vermek istemez.
Çocuklara paylaşmayı öğretmenin bir diğer yolu da oyundur. Etkili ve yaratıcı kurgulanmış oyunların, çocuğun dünyasındaki öneminden elimizden geldiğince sık söz etmekteyiz. Örneğin çocuğunuz ve arkadaşının karşılıklı top yuvarlamaca oynaması, kaydıraktan sırayla kayması, sırayla oyuncak kamyona binmesi, biri resimleri keserken diğerinin kesilen resimleri kağıda yapıştırması gibi almanın ve vermenin olduğu oyunlar çocuklara paylaşmayı öğretmek için ideal oyunlardır.
İlk Yayın Tarihi: 26 Mart 2016 @ 17:42
Bebekler emeklemeye başlayıp annelerinden ayrıldıklarında, yavaş yavaş benlik kurmaya başlarlar. Emeklemeye ve yürümeye başladıklarında çevrelerini ve kendilerini daha fazla keşfetme imkanına da sahip olurlar. Çocuklar çevrelerini ve kendilerini keşfederken, “ben” ve “benim olan” ları tanımlama ihtiyacı hissederler. Ben ve benim kelimeleri zamanla en sık kullandıkları kelimeler olmaya başlamıştır.
Bunun sebebi; küçük çocukların gözünde, hayat onların çevresinde dönmektedir. Benmerkezci ufaklıklara göre, anneleri, babaları, çevresinde gördükleri aslında ona ait olmayan cisimler dahi onundur.
Bu nedenle 2-3 yaş çocuklarının en büyük sorunlarından biri paylaşmayı istememeleridir.
Örneğin çocuğunuzdan oyuncak bebeğini arkadaşıyla paylaşmasını istediğinizde, alacağınız “HAYIR” yanıtı çok da şaşırtıcı olmamalıdır. Çünkü çocuğunuz bebeğini arkadaşına verdiğinde geri alıp alamayacağını bilememektedir. Oyuncağı alamayacağını düşünen çocuk, oyuncak üzerindeki sahiplenme duygusunu ve kontrolünü kaybetme korkusuyla onu paylaşmak istemez. Çocukların paylaşma konusundaki verdikleri bu öfkeli ve kaygılı tepkiler çoğu zaman ebeveynler için anlamsız gözükür ve endişe yaratır. Ancak çocukların verdikleri bu tepkinin çocuğun doğal gelişim sürecine ait, doğal bir tepki olduğu unutulmamalıdır.
Paylaşma duygusu çocuğun doğuştan getirdiği bir özelliği değildir, bu sebeple sonradan kazandırılması gerekir. Çocuğa paylaşmayı öğretmenin en önemli yolu ise ona rehberlik yapmak ve gözlemlemesine olanak yaratmaktır.
Çocuğun çevresindeki yetişkinleri paylaşım yaparken görmesi, çocuk için çok iyi bir örnek olacaktır. Böyle bir gözlemle, küçük çocuğunuz verilen bir nesnenin istendiği zaman geri alınabileceğini öğrenir.
Örneğin çocuğunuzun yanında, eşinize o çok sevdiğiniz çiçekli bluzunuzu yakın bir arkadaşınıza verdiğinizi anlatmanız ve bir süre sonra çocuğunuzun bluzunuzun tekrar sizde olduğunu görmesi paylaşmanın korkulacak bir şey olmadığını, kaybetmek olmadığını öğrenmesinde güzel bir örnek olabilir. Çocuğunuza öğretmek istediğiniz bir davranışı aşılamanın en uygun yolu, o davranışı sergilemenizdir. Çocuklar anne ve babalarının minik birer kopyalarıdır ve ebeveynlerini kendilerine rol model alırlar.
Birden çok çocuğu olan anne ve babalar, çocukları arasındaki “senin” “benim” kavgasını önlemek için genellikle her şeyden iki tane alır. Fakat yine de çekişmeleri tamamıyla önlemek mümkün olmaz. Çocuğun bu “mülkiyetçi” tavrını anlamanın ve baş etmenin en temel yolu, bunun geçici bir durum olduğunu ve gelişiminin doğal bir parçası olduğunu kavramak ve kabul etmekle başlar. Nasıl ki biri çıkıp karşımıza elimizi, kolumuzu istese vermek istemeyiz, çocuk için de oyuncak legoları veya bebeği bedeninin bir parçası kadar kıymetlidir ve çocuk onu vermek istemez.
Çocuklara paylaşmayı öğretmenin bir diğer yolu da oyundur. Etkili ve yaratıcı kurgulanmış oyunların, çocuğun dünyasındaki öneminden elimizden geldiğince sık söz etmekteyiz. Örneğin çocuğunuz ve arkadaşının karşılıklı top yuvarlamaca oynaması, kaydıraktan sırayla kayması, sırayla oyuncak kamyona binmesi, biri resimleri keserken diğerinin kesilen resimleri kağıda yapıştırması gibi almanın ve vermenin olduğu oyunlar çocuklara paylaşmayı öğretmek için ideal oyunlardır.
İlk Yayın Tarihi: 26 Mart 2016 @ 17:42