Çocuklar Uzaklaşırken El Sallayabilmek; Bir Anne ve Kızının Hikayesinden Bir Kare Yazar: Uzman Psikolog Sezen Erem -
Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakika 16 Saniye Birkaç sene önce İstanbul’da bir ilçe belediyesinin düzenlediği bir etkinlikte karşılaştığım bir anne kızın öyküsünden o gün bana yansıttıkları kareyi elbette ki gerçek adları ve belirleyici özelliklerini değiştirerek sizlerle paylaşmak istiyorum. Bahsettiğim belediyenin ilçe kadınlarına yönelik kurmuş olduğu merkezlerde bir seminerler dizisi için birçok meslektaşımla birlikte davet edildim.
Bu seminerlerden birine başlamak üzere salona girdiğimde fark ettim onları, zaten fazla büyük olmayan yaklaşık 30 kişilik bir salonda duvara en yakın koltukta zayıf, solgun görünümlü bir anne ve 5 yaşında olduğunu tahmin ettiğim kızı kucak kucağa oturmuşlar yanlarındaki koltuk ise boş duruyordu. Seminerin konusu olan “depresyon” o yaşta bir çocuğun dinlemesi için uygun değildi. Üstelik belediye gerçekten çok başarılı bir organizasyon yapmış, anneler seminer dinlerken çocukların da faydalanabileceği bir oyun grubu oluşturulmuş, diğer annelerin çocukları orada uzman öğretmenler eşliğinde eğlenmeye başlamışlardı bile.
Belki bu ufaklık da oraya gitmek ister diye düşünerek yanlarına yaklaştım. Kendisiyle diyalog kurmadan önce kendimi tanıttım ve adını sordum ama yanıt vermek yerine yüzünü çevirdi. Yaşıyla uyumlu olmayan bu tepki üzerine anne ile göz göze geldim ve annesine küçük hanımın da diğer arkadaşları gibi oyun odasına gitmek isteyip istemeyeceğini sordum; “Hocam o beni bırakıp tuvalete bile gitmez” dedi anne kucağındaki kızına daha sıkı sarılarak. Artık gözlerim nasıl açılmış olacak ki açıklama ihtiyacı duydu; “Sormayın hocam ben de çok dertliyim asla bırakmıyor beni, bensiz bir an bile durmaz, kreşe yazdırdım 2 ay birlikte gittik en sonunda öğretmen siz seneye başlatın dedi bizi gönderdi, yemeğimizi birlikte yeriz gece birlikte uyuruz, annemizi bir dakika bırakmayız, kreşteki pedagogla da görüştüm ama faydası olmadı.” Daha bu kısacık diyalogtan acaba sorusu aklıma düşmüştü kız mı annesini bırakmıyor yoksa annesi mi kızını bırakmak istemiyordu! Küçük kızı salondan çıkarmak görünüşe bakılırsa mümkün olmayacaktı, diğer dinleyiciler de gelmişlerdi, bu anne kızdan mecburen ayrılıp seminere başladım.
Birkaç sene önce İstanbul’da bir ilçe belediyesinin düzenlediği bir etkinlikte karşılaştığım bir anne kızın öyküsünden o gün bana yansıttıkları kareyi elbette ki gerçek adları ve belirleyici özelliklerini değiştirerek sizlerle paylaşmak istiyorum. Bahsettiğim belediyenin ilçe kadınlarına yönelik kurmuş olduğu merkezlerde bir seminerler dizisi için birçok meslektaşımla birlikte davet edildim.
Bu seminerlerden birine başlamak üzere salona girdiğimde fark ettim onları, zaten fazla büyük olmayan yaklaşık 30 kişilik bir salonda duvara en yakın koltukta zayıf, solgun görünümlü bir anne ve 5 yaşında olduğunu tahmin ettiğim kızı kucak kucağa oturmuşlar yanlarındaki koltuk ise boş duruyordu. Seminerin konusu olan “depresyon” o yaşta bir çocuğun dinlemesi için uygun değildi. Üstelik belediye gerçekten çok başarılı bir organizasyon yapmış, anneler seminer dinlerken çocukların da faydalanabileceği bir oyun grubu oluşturulmuş, diğer annelerin çocukları orada uzman öğretmenler eşliğinde eğlenmeye başlamışlardı bile.
Belki bu ufaklık da oraya gitmek ister diye düşünerek yanlarına yaklaştım. Kendisiyle diyalog kurmadan önce kendimi tanıttım ve adını sordum ama yanıt vermek yerine yüzünü çevirdi. Yaşıyla uyumlu olmayan bu tepki üzerine anne ile göz göze geldim ve annesine küçük hanımın da diğer arkadaşları gibi oyun odasına gitmek isteyip istemeyeceğini sordum; “Hocam o beni bırakıp tuvalete bile gitmez” dedi anne kucağındaki kızına daha sıkı sarılarak. Artık gözlerim nasıl açılmış olacak ki açıklama ihtiyacı duydu; “Sormayın hocam ben de çok dertliyim asla bırakmıyor beni, bensiz bir an bile durmaz, kreşe yazdırdım 2 ay birlikte gittik en sonunda öğretmen siz seneye başlatın dedi bizi gönderdi, yemeğimizi birlikte yeriz gece birlikte uyuruz, annemizi bir dakika bırakmayız, kreşteki pedagogla da görüştüm ama faydası olmadı.” Daha bu kısacık diyalogtan acaba sorusu aklıma düşmüştü kız mı annesini bırakmıyor yoksa annesi mi kızını bırakmak istemiyordu! Küçük kızı salondan çıkarmak görünüşe bakılırsa mümkün olmayacaktı, diğer dinleyiciler de gelmişlerdi, bu anne kızdan mecburen ayrılıp seminere başladım.