Yaratıcı Oyunun Çocuğun Dünyasında Önemi

Ebeveynler çoğu kez bize hayal gücü dolu oyunun küçük çocuklar üzerinde yararlarını sorgulayan ve onları bu zengin hayal dünyalarından gerçek dünyaya mümkün olduğunca çabuk adapte etmenin çok daha iyi ve akılcı olup olmayacağına yönelik sorular yöneltmekteler.

Küçük çocukların bilimsel anlamda beyin yapılarını göz önüne alarak onların bakış açısından konuya baktığımızda, oyun denilen olgunun aslında yaratıcı ve hayale açık olması gerektiğini görüyoruz. Aksi takdirde olayın zaten oyun olarak nitelendirilemeyeceğini belirtmemiz daha doğru olacaktır. İçinde hayale izin veren oyunun çocuğa sağladığı fayda paha biçilmezdir.

Günümüzde psikiyatristler hayal edebilmenin yapabilmenin temel güdüsü olduğunun altını çizmektedir. Hayal etme yaratıcı düşünebilmenin temelidir. Her şiir, her resim, her beste bir hayalden doğmuştur. Örneğin tarihçiler ünlü besteci Mozart’ın küçüklüğünde iflah olmaz bir hayal kurucu olduğunu söylemektedir.

Uzmanlar bütün bebeklerin bu hayal etme güdüsü ile doğduklarını ve bunun bir insana özgü bir beyin özelliği olduğunun altını çizmektedir. Başka bir açıdan bakacak olursak insanlar için hayal etme becerisini kurgulamak gerekmiyor ama diğer yandan bu doğumla getirilen becerinin kıymetini bilip onu arttırmaya yönelik desteklememiz gerekmektedir.

Ne kadarımız çocukluğunda hayal kurmadı ki… Bu hayallerini köreltmeyi değil de geliştirmeyi ve yaratıcı düşünceyi benimsemeyi seçenlerimiz, bugün insanlık tarihine bilim ve sanatta harika eserler kazandırdılar ve kazandırmaya da devam edecekler. Ayrıca bu tip yaratıcı düşünceyi benimseyen insanların çok daha mutlu oldukları ve daha büyük bir tatmin hissi ile yaşadıkları da ayrı bir gerçek.

Eğer bir bebek ebeveynleri tarafından yetiştiği ev ortamında araştırma ve öğrenme iştahı bilenerek hayal gücü desteklenerek büyütülürse o bebeğe hayatı boyunca karşılaşacağı her durumda hayal gücünü kullanarak araştırarak çözüme ve sonuca ulaşma becerisi kazandırılmış olur.

İlk Yayın Tarihi: 23 Eylül 2015 @ 19:40