BİR KÖPEKLE YAŞAMAK Yazar: Galang Ardanni -
Tahmini Okuma Süresi: 1 Dakika 25 Saniye Milenyumun bir nisan günü katılmıştı ailemize. 3.5 kişi olmuştuk artık .Buçuk kadardı geldiğinde. Avuç içine sığacak kadar küçücüktü. Bir arkadaşım biz istiyoruz diye doğurtmuştu köpeğini. Çok zarif, bembeyaz bir kanişti annesi. İki kardeştiler. Kıyamadık birini alıp diğerini bırakmaya. Yeğenim de birini almaya karar verdi. Yavruları almaya gittiğimizde onlar seçti sahiplerini. Bizimle gelene bir ad bulmak için birkaç gün araştırdık. . KUKİ olsun dedik sonunda. Bir kurabiye rengindeydi, bir o kadar da tatlıydı.
Tuvalet eğitimi için bir gazeteyle vurun demişti veteriner. Kıyamazdık. Çişini yaptığında kucağımıza alıyor, sevgi sözcükleriyle bir daha yapma diyorduk. Bizi anlıyordu. Küçücük gözleriyle yüzümüze bakıyor ^Ama ben daha çok küçüğüm^ demek istiyordu. Çok çabuk öğrendi. 3 aylıkken dışarıya yapıyordu artık. Severek neler öğretilmezdi ki…..
İnsan sanıyordu kendisini. Kimseyi ısırmadı bu güne dek. Misafir gelmesine bayılırdı. Zil çalınca hemen kapıya koşar, iki ayağının üstünde sarılırdı gelene. Sevdikleri ve daha çok sevdikleri vardi. Davet alırdı. ^ Kuki yi getirmezseniz, siz de gelmeyin ^ derdi bir arkadaşımız. Köpekten korkanlar bile alıştılar onu sevmeye hatta öpüyorlardı bile. Öylesine sevgi veriyordu ki.. en kederli ya da en kızgın anınızda bile yumuşacık tüylerini okşadığınızda geçiverirdi kızgınlığınız. Kızım eve geldiğinde konuşur gibi sesler çıkarırdı gırtlağından. Güler ve şaşırırdık.
Her yemeği beğenmez, istemediği yere gitmezdi. Çekiştirmek zorunda kalırdık bazen. Karakter atıyordu aklınca bize. Hala da öyle….
Yatakta bizlerle uyurdu. İçimizden biri hastalandığında onunla yatar, iyileşene kadar kalkmazdı üstünden.
Tatillerimizi bile artık ona göre ayarlar olmuştuk. Ya köpek alan bir yere gidiyor, ya da nöbetleşe tatil yapıyorduk.
Kısırlaştırdık 5 yaşındayken. Ameliyat olduğunda ağlamıştık salya sümük ailecek. Erkek eli değmedi garibimin eline bu güne dek..
Yıllar ne çabuk geçiyordu. Bir gün yürürken sağa sola çarpmaya başladığını farkettik. Katarakt başlamış dedi veteriner. İlaç verdi birkaç ay idare ettik. Artıyordu sağa sola çarpmalar. Kapıp götürdüm doktora. İnceledi, testler yaptı. Hiç görmüyor köpeğiniz dedi. Belki birkaç ay daha yada birkaç gün daha ışık görebilecek ama sonra sıfır kör olacak. Ne demekti sıfır kör. Artık hiç birşey görmeyecek miydi Kuki..
İlk günler o da kabullenemedi körlüğü, biz de.. Tam bir yıl oldu. Kör bir köpekle yaşamayı öğrendik demek istiyorum ama öğrenememişiz hala besbelli. Yüzüne her baktıkça ağlamak geliyor içimden. Kıyamıyorum. Oyun oynamıyor artık. Sokağa bile çıkmak istemiyor. Yatıyor bir kanepenin üstünde kendi yalnızlığının içinde öylece..
Hep öldükten sonra anılır ya.. Ben, yaşarken teşekkür etmek istedim ona. Bize öğrettiği karşılıksız sevgiye, yaşamımıza kattığı dostluğa, vefaya, neşeye… Duysun istedim onu ne kadar sevdiğimizi ve seveceğimizi.. Aramızda kalsın istedim daha yıllarca.. Teşekkürler KUKİ bir kez daha sana……
Milenyumun bir nisan günü katılmıştı ailemize. 3.5 kişi olmuştuk artık .Buçuk kadardı geldiğinde. Avuç içine sığacak kadar küçücüktü. Bir arkadaşım biz istiyoruz diye doğurtmuştu köpeğini. Çok zarif, bembeyaz bir kanişti annesi. İki kardeştiler. Kıyamadık birini alıp diğerini bırakmaya. Yeğenim de birini almaya karar verdi. Yavruları almaya gittiğimizde onlar seçti sahiplerini. Bizimle gelene bir ad bulmak için birkaç gün araştırdık. . KUKİ olsun dedik sonunda. Bir kurabiye rengindeydi, bir o kadar da tatlıydı.
Tuvalet eğitimi için bir gazeteyle vurun demişti veteriner. Kıyamazdık. Çişini yaptığında kucağımıza alıyor, sevgi sözcükleriyle bir daha yapma diyorduk. Bizi anlıyordu. Küçücük gözleriyle yüzümüze bakıyor ^Ama ben daha çok küçüğüm^ demek istiyordu. Çok çabuk öğrendi. 3 aylıkken dışarıya yapıyordu artık. Severek neler öğretilmezdi ki…..
İnsan sanıyordu kendisini. Kimseyi ısırmadı bu güne dek. Misafir gelmesine bayılırdı. Zil çalınca hemen kapıya koşar, iki ayağının üstünde sarılırdı gelene. Sevdikleri ve daha çok sevdikleri vardi. Davet alırdı. ^ Kuki yi getirmezseniz, siz de gelmeyin ^ derdi bir arkadaşımız. Köpekten korkanlar bile alıştılar onu sevmeye hatta öpüyorlardı bile. Öylesine sevgi veriyordu ki.. en kederli ya da en kızgın anınızda bile yumuşacık tüylerini okşadığınızda geçiverirdi kızgınlığınız. Kızım eve geldiğinde konuşur gibi sesler çıkarırdı gırtlağından. Güler ve şaşırırdık.
Her yemeği beğenmez, istemediği yere gitmezdi. Çekiştirmek zorunda kalırdık bazen. Karakter atıyordu aklınca bize. Hala da öyle….
Yatakta bizlerle uyurdu. İçimizden biri hastalandığında onunla yatar, iyileşene kadar kalkmazdı üstünden.
Tatillerimizi bile artık ona göre ayarlar olmuştuk. Ya köpek alan bir yere gidiyor, ya da nöbetleşe tatil yapıyorduk.
Kısırlaştırdık 5 yaşındayken. Ameliyat olduğunda ağlamıştık salya sümük ailecek. Erkek eli değmedi garibimin eline bu güne dek..
Yıllar ne çabuk geçiyordu. Bir gün yürürken sağa sola çarpmaya başladığını farkettik. Katarakt başlamış dedi veteriner. İlaç verdi birkaç ay idare ettik. Artıyordu sağa sola çarpmalar. Kapıp götürdüm doktora. İnceledi, testler yaptı. Hiç görmüyor köpeğiniz dedi. Belki birkaç ay daha yada birkaç gün daha ışık görebilecek ama sonra sıfır kör olacak. Ne demekti sıfır kör. Artık hiç birşey görmeyecek miydi Kuki..
İlk günler o da kabullenemedi körlüğü, biz de.. Tam bir yıl oldu. Kör bir köpekle yaşamayı öğrendik demek istiyorum ama öğrenememişiz hala besbelli. Yüzüne her baktıkça ağlamak geliyor içimden. Kıyamıyorum. Oyun oynamıyor artık. Sokağa bile çıkmak istemiyor. Yatıyor bir kanepenin üstünde kendi yalnızlığının içinde öylece..
Hep öldükten sonra anılır ya.. Ben, yaşarken teşekkür etmek istedim ona. Bize öğrettiği karşılıksız sevgiye, yaşamımıza kattığı dostluğa, vefaya, neşeye… Duysun istedim onu ne kadar sevdiğimizi ve seveceğimizi.. Aramızda kalsın istedim daha yıllarca.. Teşekkürler KUKİ bir kez daha sana……