Sakinleşmesi İçin Yiyecekleri Kullanmayın Yazar: Sevgili Bebek -
Tahmini Okuma Süresi: 1 Dakika 18 Saniye Londra Üniversitesi Akademisi’nde yapılan bir araştırma, çocukların üzgünken veya stresli olduklarında fazla veya az yemek yemelerinin sebebinin, kalıtsal olmadığını, bu davranışın ev ortamında geliştiğini ortaya koydu.
Yapılan bu araştırmaya göre, çocukların bu davranışı benimsemesinin sebebinin, ebeveynlerinin çocukları üzgün veya stresliyken onları yatıştırabilmek için, sevdikleri yiyecekleri veriyor olmaları.
İngiltere’de yeme bozuklukları üzerinde çalışan hayır kuruluşu Beat ise, çocukların yeme sorunları için ailelerinin suçlanmaması gerektiğini belirtiyor. Kuruluş: “Yeme bozuklukları çok karmaşık ruhsal hastalıklar ve hiçbir zaman tek bir nedeni olmuyor. Önceki araştırmalar bazı insanların genetik yapılarının onları yeme bozukluklarına daha açık hale getirdiğini ortaya koyuyor. Ve bu kişiler için stres ya da üzüntü en büyük tetikleyici olabiliyor.” diyerek yeme bozukluklarının tek sebebinin ebeveynler olmadığını vurgulamaktadır.
Önde gelen araştırmacı Clare Llewellyn ise, “Duygusal yeme bozukluğu, gıda ile kurulan sağlıksız ilişkiye işaret ediyor” diyor.
Llewellyn:”Duygularını düzenlemek için daha olumlu yöntemler geliştirmek yerine yiyecekleri kullanıyorlar. Olumsuz duygulara yanıt olarak daha fazla yemek yemeyi istemek obezitenin ortaya çıkması için bir risk faktörü olabilir. Ve duygusal nedenlerle fazla ya da az yemek anoreksiya ya da aşırı yeme gibi yeme bozukluklarının gelişiminde önemli rol oynayabilir.
“Bu tür eğilimlerin nasıl ortaya çıktığını anlamak hayati, çünkü bunları nasıl engelleyecekleri ya da değiştirecekleri ve bir sonraki araştırmada nereye odaklanmaları gerektiği konusunda araştırmacılara fikir veriyor.”
‘Pediatric Obesity’ isimli dergide yayımlanan araştırma için, İngiltere’de yaşayan 4 yaşındaki 398 ikiz çocuk incelendi.
Araştırmaya katılan ikiz çocukların yarısı ebeveynleri obez olan çocuklar arasında seçilmiş. Bu da bu çocukların obez olmak için daha fazla risk taşıdığı anlamına gelmektedir. Diğer ikiz çocuklar ise ebeveynleri ideal kiloda aileler arasından seçilmiş.
Ebeveynler çocuklarının yeme alışkanlıkları ve duygusal yemeye eğilimleri konusunda araştırmacıları bilgilendirmiş. Ebeveynlerden çocuklarının sinirli veya üzgün olduklarında yeme alışkanlıklarının nasıl değiştiğini takip etmeleri istenmiş.
İkizlerin duygusal yeme alışkanlıklarıyla birlikte anket verilerini karşılaştıran araştırmacılar, tek yumurta veya çift yumurta farkı olmaksızın, ikizler arasında çok az davranış farkı olduğunu gözlemlemişler.
Bu sonuç araştırmacıları, genlerden ziyade çocukların yetiştikleri ortamın daha önemli olduğu sonucunu düşünmeye itmektedir.
Daha önceki araştırmalar ise küçük yaştaki çocukların yeme alışkanlıklarını genlere bağlıyorlardı.
Araştırmacılar, çalışmanın geçen yıl yürütülen başka bir araştırmanın sonuçlarını da desteklediğini kaydediyorlar.
Araştırmalar çocuklukta edinilen duygusal değişimlerden kaynaklı yeme alışkanlığı değişiminin ömür boyu sürebileceğini göstermektedir.
Genlerle olmasa da, çocuğa ödül vermek, ceza vermek veya yatıştırmak amacı ile yiyecekleri kullanmanın, bir jenerasyondan diğerine aktarılabileceğine dikkat çekiyor.
Llewellyn, “Ebeveynlere verilecek tavsiye şu olurdu: Çocuğunuzu sakinleştirmek için yiyecekleri kullanmayın. Üzgün olduklarında, daha farklı olumlu stratejiler deneyin” demektedir.
Kaynak:www.bbc.com
İlk Yayın Tarihi: 19 Haziran 2018 @ 14:03
Londra Üniversitesi Akademisi’nde yapılan bir araştırma, çocukların üzgünken veya stresli olduklarında fazla veya az yemek yemelerinin sebebinin, kalıtsal olmadığını, bu davranışın ev ortamında geliştiğini ortaya koydu.
Yapılan bu araştırmaya göre, çocukların bu davranışı benimsemesinin sebebinin, ebeveynlerinin çocukları üzgün veya stresliyken onları yatıştırabilmek için, sevdikleri yiyecekleri veriyor olmaları.
İngiltere’de yeme bozuklukları üzerinde çalışan hayır kuruluşu Beat ise, çocukların yeme sorunları için ailelerinin suçlanmaması gerektiğini belirtiyor. Kuruluş: “Yeme bozuklukları çok karmaşık ruhsal hastalıklar ve hiçbir zaman tek bir nedeni olmuyor. Önceki araştırmalar bazı insanların genetik yapılarının onları yeme bozukluklarına daha açık hale getirdiğini ortaya koyuyor. Ve bu kişiler için stres ya da üzüntü en büyük tetikleyici olabiliyor.” diyerek yeme bozukluklarının tek sebebinin ebeveynler olmadığını vurgulamaktadır.
Önde gelen araştırmacı Clare Llewellyn ise, “Duygusal yeme bozukluğu, gıda ile kurulan sağlıksız ilişkiye işaret ediyor” diyor.
Llewellyn:”Duygularını düzenlemek için daha olumlu yöntemler geliştirmek yerine yiyecekleri kullanıyorlar. Olumsuz duygulara yanıt olarak daha fazla yemek yemeyi istemek obezitenin ortaya çıkması için bir risk faktörü olabilir. Ve duygusal nedenlerle fazla ya da az yemek anoreksiya ya da aşırı yeme gibi yeme bozukluklarının gelişiminde önemli rol oynayabilir.
“Bu tür eğilimlerin nasıl ortaya çıktığını anlamak hayati, çünkü bunları nasıl engelleyecekleri ya da değiştirecekleri ve bir sonraki araştırmada nereye odaklanmaları gerektiği konusunda araştırmacılara fikir veriyor.”
‘Pediatric Obesity’ isimli dergide yayımlanan araştırma için, İngiltere’de yaşayan 4 yaşındaki 398 ikiz çocuk incelendi.
Araştırmaya katılan ikiz çocukların yarısı ebeveynleri obez olan çocuklar arasında seçilmiş. Bu da bu çocukların obez olmak için daha fazla risk taşıdığı anlamına gelmektedir. Diğer ikiz çocuklar ise ebeveynleri ideal kiloda aileler arasından seçilmiş.
Ebeveynler çocuklarının yeme alışkanlıkları ve duygusal yemeye eğilimleri konusunda araştırmacıları bilgilendirmiş. Ebeveynlerden çocuklarının sinirli veya üzgün olduklarında yeme alışkanlıklarının nasıl değiştiğini takip etmeleri istenmiş.
İkizlerin duygusal yeme alışkanlıklarıyla birlikte anket verilerini karşılaştıran araştırmacılar, tek yumurta veya çift yumurta farkı olmaksızın, ikizler arasında çok az davranış farkı olduğunu gözlemlemişler.
Bu sonuç araştırmacıları, genlerden ziyade çocukların yetiştikleri ortamın daha önemli olduğu sonucunu düşünmeye itmektedir.
Daha önceki araştırmalar ise küçük yaştaki çocukların yeme alışkanlıklarını genlere bağlıyorlardı.
Araştırmacılar, çalışmanın geçen yıl yürütülen başka bir araştırmanın sonuçlarını da desteklediğini kaydediyorlar.
Araştırmalar çocuklukta edinilen duygusal değişimlerden kaynaklı yeme alışkanlığı değişiminin ömür boyu sürebileceğini göstermektedir.
Genlerle olmasa da, çocuğa ödül vermek, ceza vermek veya yatıştırmak amacı ile yiyecekleri kullanmanın, bir jenerasyondan diğerine aktarılabileceğine dikkat çekiyor.
Llewellyn, “Ebeveynlere verilecek tavsiye şu olurdu: Çocuğunuzu sakinleştirmek için yiyecekleri kullanmayın. Üzgün olduklarında, daha farklı olumlu stratejiler deneyin” demektedir.
Kaynak:www.bbc.com
İlk Yayın Tarihi: 19 Haziran 2018 @ 14:03