Çocuğumun Benimle Her şeyi Paylaşmasını Nasıl Sağlayabilirim? Yazar: Sevgili Bebek -
Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakika 9 Saniye Çocukla iletişimdeyken onunla yetişkinmiş gibi konuşulmalıdır; diğer bir ifadeyle çocuğun soruları geçiştirilmeden mantık çerçevesinde ve yaşına uygun kısa ve net cümlelerle,somutlayarak anlatılmalıdır. Böylece çocuğun bilinçlenme seviyesi artacak, aynı hataları yapma oranı azalmaya başlayacak, aynı zamanda başka ortamlarda ya da sosyal hayatta yaptığı hatalar olduğunda bunu ebeveyni ile paylaşmaktan kaygı ve korku duymayacaktır; ebeveyn de çocuğunun yaşantısı hakkında çok daha erken ve sağlıklı bilgilenmiş olacaktır. Kaçınılması gereken en önemli unsur çocukla konuşurken asla ‘bunu nasıl yaparsın’, ‘sana hiç yakıştıramadım’, ‘kötü bir çocuk gibi davranmışsın’ gibi yargılayıcı cümleler kurulmamasıdır; onu yargılamadan konuşmaya çalışmak kendisini ifade edebilme gücünü arttıracaktır ve ebeveynle sorunlarını ya da duygu, düşüncelerini paylaşmasına yardımcı olacaktır.
Tüm bunlar yapılırken yani çocukla iletişim kurulurken kesinlikle çocuğun gözlerine bakarak konuşulmalıdır; çünkü gözle kurulan iletişim ebeveyn ve çocuk arasında güçlü bağ kurulmasına yardımcı olmaktadır.
Çocuk onu çok üzen sorununu aktardığında ciddiyetle dinlenmelidir ve sorun dinlendikten sonra asla gülünmemelidir. Ebeveyn hoşuna gittiği için gülme davranışını gerçekleştirecektir ancak çocuk aynı şeyi algılamayabilir. O esnada çocuk önemsenmediğini, saçma bir şey yaptığını düşünebilir ve daha kötüsü ‘sorunlarım komik ve paylaşırsam herkes güler’ algısını bilinçaltında kurgulayarak içe kapanma ve sorun paylaşmama eğilimine girebilir. Bu gibi durumlarda onunla empatik konuşulmalıdır; diğer bir ifadeyle çocuğun duygu ve düşüncelerinin anlaşıldığı konusunda çocuğa geribildirimde bulunulmalı ve onun aslında ne istediği dile getirilmelidir. Örneğin “Ayşenin seni oyuna çağırmamasına çok üzülmüşsün; oysaki sen onun seni de oyuna almasını isterdin” gibi kısa ve net duygu ve düşünce açımlaması yapıldığında çocuk anlaşıldığını fark ettiği için rahat hissedecektir ve ardından sunulan çözüm onun için makul olabilecektir.
Çocukların sorunlarını anlatmaktaki en büyük amacı aslında anlaşıldıklarını fark edebilmektir. Ebeveyn bu şekilde empatik iletişim yolunu kullandığında ve çocuğa onun duygularını tanıtarak konuştuğunda çocuk da bir süre sonra duygularını ifade edebilmeyi öğrenecektir. Unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta da çocuğun ebeveyni model aldığıdır. Duygu ifadesi gibi iyi davranışlar model alındığı gibi olumsuz sözel davranışlar da model alınmaktadır.
Son olarak da çocuğun da bir birey olduğu anlatılan şekillerde hissettirilerek onun da seçme şansının olduğu, özel yaşamının ve özel alanının olduğu istemediği takdirde kimsenin o alana giremeyeceği, istemediği durumlarda ‘hayır’ diyebilme özgürlüğünün olduğu öğretilmeli. Ancak bu öğretilirken de kesinlikle ailede de aynı şekilde uygulanmalıdır; ‘Ben annenim bana hiçbir zaman hayır diyemezsin ya da özel alanına her zaman girebilirim’ gibi cümleler kurulmamalıdır. Böylece duygusal ya da fiziksel istismara uğrama oranları daha da azaltılabilir.
Çocukla bu şekilde sağlanan sağlıklı iletişim ile duygu ve düşüncelerini ebeveyni ile paylaşması çok daha mümkün olacak ve sağlıklı paylaşımlar oluşmuş olacaktır. Ayrıca faydalar sadece bununla kalmayacak aynı zamanda sosyal yaşamda kendisine güven duyan, değerli hisseden, cesur olabilen ve duygusal zekası gelişmiş olan bir yetişkin olabilecektir.
İlk Yayın Tarihi: 7 Ağustos 2014 @ 20:57
Çocukla iletişimdeyken onunla yetişkinmiş gibi konuşulmalıdır; diğer bir ifadeyle çocuğun soruları geçiştirilmeden mantık çerçevesinde ve yaşına uygun kısa ve net cümlelerle,somutlayarak anlatılmalıdır. Böylece çocuğun bilinçlenme seviyesi artacak, aynı hataları yapma oranı azalmaya başlayacak, aynı zamanda başka ortamlarda ya da sosyal hayatta yaptığı hatalar olduğunda bunu ebeveyni ile paylaşmaktan kaygı ve korku duymayacaktır; ebeveyn de çocuğunun yaşantısı hakkında çok daha erken ve sağlıklı bilgilenmiş olacaktır. Kaçınılması gereken en önemli unsur çocukla konuşurken asla ‘bunu nasıl yaparsın’, ‘sana hiç yakıştıramadım’, ‘kötü bir çocuk gibi davranmışsın’ gibi yargılayıcı cümleler kurulmamasıdır; onu yargılamadan konuşmaya çalışmak kendisini ifade edebilme gücünü arttıracaktır ve ebeveynle sorunlarını ya da duygu, düşüncelerini paylaşmasına yardımcı olacaktır.
Tüm bunlar yapılırken yani çocukla iletişim kurulurken kesinlikle çocuğun gözlerine bakarak konuşulmalıdır; çünkü gözle kurulan iletişim ebeveyn ve çocuk arasında güçlü bağ kurulmasına yardımcı olmaktadır.
Çocuk onu çok üzen sorununu aktardığında ciddiyetle dinlenmelidir ve sorun dinlendikten sonra asla gülünmemelidir. Ebeveyn hoşuna gittiği için gülme davranışını gerçekleştirecektir ancak çocuk aynı şeyi algılamayabilir. O esnada çocuk önemsenmediğini, saçma bir şey yaptığını düşünebilir ve daha kötüsü ‘sorunlarım komik ve paylaşırsam herkes güler’ algısını bilinçaltında kurgulayarak içe kapanma ve sorun paylaşmama eğilimine girebilir. Bu gibi durumlarda onunla empatik konuşulmalıdır; diğer bir ifadeyle çocuğun duygu ve düşüncelerinin anlaşıldığı konusunda çocuğa geribildirimde bulunulmalı ve onun aslında ne istediği dile getirilmelidir. Örneğin “Ayşenin seni oyuna çağırmamasına çok üzülmüşsün; oysaki sen onun seni de oyuna almasını isterdin” gibi kısa ve net duygu ve düşünce açımlaması yapıldığında çocuk anlaşıldığını fark ettiği için rahat hissedecektir ve ardından sunulan çözüm onun için makul olabilecektir.
Çocukların sorunlarını anlatmaktaki en büyük amacı aslında anlaşıldıklarını fark edebilmektir. Ebeveyn bu şekilde empatik iletişim yolunu kullandığında ve çocuğa onun duygularını tanıtarak konuştuğunda çocuk da bir süre sonra duygularını ifade edebilmeyi öğrenecektir. Unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta da çocuğun ebeveyni model aldığıdır. Duygu ifadesi gibi iyi davranışlar model alındığı gibi olumsuz sözel davranışlar da model alınmaktadır.
Son olarak da çocuğun da bir birey olduğu anlatılan şekillerde hissettirilerek onun da seçme şansının olduğu, özel yaşamının ve özel alanının olduğu istemediği takdirde kimsenin o alana giremeyeceği, istemediği durumlarda ‘hayır’ diyebilme özgürlüğünün olduğu öğretilmeli. Ancak bu öğretilirken de kesinlikle ailede de aynı şekilde uygulanmalıdır; ‘Ben annenim bana hiçbir zaman hayır diyemezsin ya da özel alanına her zaman girebilirim’ gibi cümleler kurulmamalıdır. Böylece duygusal ya da fiziksel istismara uğrama oranları daha da azaltılabilir.
Çocukla bu şekilde sağlanan sağlıklı iletişim ile duygu ve düşüncelerini ebeveyni ile paylaşması çok daha mümkün olacak ve sağlıklı paylaşımlar oluşmuş olacaktır. Ayrıca faydalar sadece bununla kalmayacak aynı zamanda sosyal yaşamda kendisine güven duyan, değerli hisseden, cesur olabilen ve duygusal zekası gelişmiş olan bir yetişkin olabilecektir.
İlk Yayın Tarihi: 7 Ağustos 2014 @ 20:57
2 “Çocuğumun Benimle Her şeyi Paylaşmasını Nasıl Sağlayabilirim?” yorumu;
Hamileyken Stresi Azaltmak · 15 Ocak 2015 at 22:01
[…] hayatınızda çözüm bekleyen duygusal sorunlarınız veya değiştirmeniz gereken şeyler varsa, mevcut zorluklarla başa çıkmak için […]
Hamilelik Dönemi ve Eş İlişkisi · 9 Ocak 2015 at 21:40
[…] adayının, annenin hamilelik dönemindeki dalgalı duygusal durumuna olan toleransı da eşler arası ilişkideki gerginliği ve sağlamlığı etkileyecektir. […]
Yoruma kapalı.