Bir Vaka; Küçük Çocuğunuzu Nasıl Hırçınlaştırırsınız? Yazar: Fatma Nur Olcay -
Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakika 24 Saniye Neyse ki Şule bebeği sevip oynamaya başlıyor ve bebeğin elbiselerini çıkartmaya çalışırken babaanne tekrar atılıveriyor “Ah ne kadar ayıp her bebeği eline alır, almaz böyle soyuveriyor. Çok ayıp yavrum bak giysileriyle kalsın öyle oyna”. İçimden “Çocuk keşfediyor, neden ayıp olsun öğrendiği, gördüğü bir şeyi tekrar ederek giyinme soyunma işlemini egzersiz ediyor; bebeğin üzerinde bundan doğal ne olabilir ki niye karışıyorsunuz.” demek istiyorum desem bir türlü demesem içim içimi yiyecek kala kalıyorum. Allah’tan Şule hiç oralı olmuyor ve devam ediyor oynamaya.
Ortalık tam yatışmışken maalesef Zeliha Hanım Şule’nin yanına gidiyor ve Şule’ye “Bu dantel çoraplar ne kadar da güzel hele de pabuçlar bunları bir gün bana verir misin Selen Abla’n da giysin” içerikli korkunç anlamsız kışkırtıcı bir cümle ediveriyor. Şule yüzünü annesinin koltuk altına sokup şiddetle “Hayır!” diye pis pis diye bağırmaya başlıyor.
Evet, sevgili takipçilerim, inanın hepsi gerçek ve tüm bunlar her gün yüzlerce evde yaşanıyor. Küçük çocuklarımızı anlayamadığım nedenler ile sinirlendirmeye ve kışkırtmaya bayılıyoruz sanki. Sonrasında da onlardan mantıklı sakin davranışlar sergilemelerini istiyoruz ya, o daha büyük bir mantıksızlık örneği oluyor.
Bu misafirlikte Şule’ye hiç ilişilmeseydi ve ona en baştan bir bebek teklif edilseydi küçük kız bu kadar hırçınlaşıp hayırları ardı ardına sıralar mıydı sizce? Evet haklısınız, bence de hayır sakin sakin bebeği keşfetmeye çalışırdı.
Peki, sizce böyle davranarak çocuğu sevdiğimizi mi sanıyoruz? Küçük çocukları hırçınlaştırıp sonrasında da sakin olmaya davet etmek kadar anlamsız ve gereksiz bir davranış olmasa gerek. Bu nedenle de sizlerden ricam lütfen küçük çocukları hırçınlaştırmaya yönelik bu tip davranışlardan ve söylemlerden kaçınalım. Çocuklarımızın diline hayır sözcüğünü bizler yerleştiriyoruz bunu asla unutmayalım.
İlk Yayın Tarihi: 27 Eylül 2015 @ 21:35
Neyse ki Şule bebeği sevip oynamaya başlıyor ve bebeğin elbiselerini çıkartmaya çalışırken babaanne tekrar atılıveriyor “Ah ne kadar ayıp her bebeği eline alır, almaz böyle soyuveriyor. Çok ayıp yavrum bak giysileriyle kalsın öyle oyna”. İçimden “Çocuk keşfediyor, neden ayıp olsun öğrendiği, gördüğü bir şeyi tekrar ederek giyinme soyunma işlemini egzersiz ediyor; bebeğin üzerinde bundan doğal ne olabilir ki niye karışıyorsunuz.” demek istiyorum desem bir türlü demesem içim içimi yiyecek kala kalıyorum. Allah’tan Şule hiç oralı olmuyor ve devam ediyor oynamaya.
Ortalık tam yatışmışken maalesef Zeliha Hanım Şule’nin yanına gidiyor ve Şule’ye “Bu dantel çoraplar ne kadar da güzel hele de pabuçlar bunları bir gün bana verir misin Selen Abla’n da giysin” içerikli korkunç anlamsız kışkırtıcı bir cümle ediveriyor. Şule yüzünü annesinin koltuk altına sokup şiddetle “Hayır!” diye pis pis diye bağırmaya başlıyor.
Evet, sevgili takipçilerim, inanın hepsi gerçek ve tüm bunlar her gün yüzlerce evde yaşanıyor. Küçük çocuklarımızı anlayamadığım nedenler ile sinirlendirmeye ve kışkırtmaya bayılıyoruz sanki. Sonrasında da onlardan mantıklı sakin davranışlar sergilemelerini istiyoruz ya, o daha büyük bir mantıksızlık örneği oluyor.
Bu misafirlikte Şule’ye hiç ilişilmeseydi ve ona en baştan bir bebek teklif edilseydi küçük kız bu kadar hırçınlaşıp hayırları ardı ardına sıralar mıydı sizce? Evet haklısınız, bence de hayır sakin sakin bebeği keşfetmeye çalışırdı.
Peki, sizce böyle davranarak çocuğu sevdiğimizi mi sanıyoruz? Küçük çocukları hırçınlaştırıp sonrasında da sakin olmaya davet etmek kadar anlamsız ve gereksiz bir davranış olmasa gerek. Bu nedenle de sizlerden ricam lütfen küçük çocukları hırçınlaştırmaya yönelik bu tip davranışlardan ve söylemlerden kaçınalım. Çocuklarımızın diline hayır sözcüğünü bizler yerleştiriyoruz bunu asla unutmayalım.
İlk Yayın Tarihi: 27 Eylül 2015 @ 21:35
Yazar: Fatma Nur Olcay
ODTÜ İdari İlimler akademisi İşletme Bölümünü bitirdikten sonra 1990 yılına kadar özel sektörde tekstil ihracatı konusunda çalışan F.Nur Olcay, 1990 yılında ilk şirketi Alpteks Ltd. kurarak 2009 yılına kadar tekstil ham maddeleri konusunda ithalat-ihracat mümesilliği yapmıştır.
Sonrasında mezun olduğu İstanbul Erkek Lisesi Eğitim Vakfı (IELEV ) ile yolları kesişmiş ve 2010 yılında bu vakfa hazırladığı sağ beyin odaklı erken eğitim projesi doğrultusunda erken eğitim alanında 0-48 ay erken ev eğitiminin bebek gelişimindeki öneminin farkına vararak, bu doğrultuda global araştırmalarını yapmanın akabinde 2013 yılında Sevgili Bebek E Eğitim Hizmetleri Ve Ticaret Ldt. Şti kurarak erken eğitim sektörüne adım atmıştır.
Bugün sosyal medyada yüz binlerce takipçiyi aşan sevgilibebek.com’un kurucusu olan Nur Olcay işbirliği yaptığı çeşitli uzmanların denetiminde oluşturulan jenerik ürün grubu SevgiliBebek Zeka Kartları ile bugüne kadar ülkemizde 70.000 in üstünde aileyi doğumdan itibaren sunulabilecek, erken ev eğitimi ile tanıştırmıştır.
Türkiye’de kitlelere 0-48 ay döneminin önemini anlatmak ve bu dönemde zihinsel duruluğun kıvrak bir zeka kazanımının ve travmasız bir gelişmenin ileriye yönelik daha olumlu bir kişilik anlamına gelebileceğini duyurmak adına sevgilibebek.com bünyesinde çalışmalarını sürdürmektedir.
email: [email protected]