Bir Vaka İncelemesi: Aşırı Korumacı Ebeveynlik

Yazar: Fatma Nur Olcay -

Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakika 8 Saniye
Bir Vaka İncelemesi: Aşırı Korumacı Ebeveynlik

Bundan tam 22 yıl önce oğlum 3 yaşındaydı ve eşimin işi dolayısıyla Bursa’da oldukça büyük bir bahçe içinde bir lojmanda yaşıyorduk. Bir hafta sonu İstanbul’dan eşimin kuzeni ziyaretimize gelmişti. Oğlumdan ay farkı ile büyük ikizleri olan bu aile ile çok sevdiğimiz Mudanya’ya balık yemeye gitmiştik.

Sahilde yenen yemek sonrası küçük erkek çocukların en sevdiği oyunlardan biri olan denize taş atmaca için de sahile yönelmiştik.

Oğlumla ikizler neşe içinde sahilde taş toparlama işine yönelmişken ikizlerin annesi tiz bir sesle “ Hayır, hayır o kadar büyük taş almaya çalışmayın” uyarısını yapıvermişti. Ben o sırada bir kayanın üstüne oturmuş keyifle oğlumun neşe içinde ağzı yarı açık, dili hafif dışarıda taş toparlamasını izlemeye koyulmuştum bile. Bizim ufaklık ardı ardına taşlarını denize atmaya ve attığı taşların yarattığı dairesel dalgalara kahkaha ile gülerken eşim de olayın kamerasıyla video filmini çekiyordu.

Bu arada kuzenimizin eşi ikizlerin dibinde sürekli olarak “Hayır, hayır o taş pis, gel bu taşı al” veya “Yaklaşmayın o kadar denize, ham yapar size görürsünüz; denizle oyun olmaz” benzeri bitmek bilmeyen uyarılar ile ikizlerin keyfini kaçırmakla meşguldü. Sonunda ikizlerden biri bir hırçınlaşma nöbeti ile ter ter tepinmeye başlamıştı ; ille de büyük taş atacağım diyerek, diğeri de onu taklit etmeye yeltenip anneleri ile bir inatlaşma içine girivermişler ve denize taş atma keyfini tamamen yokettilerdi.

Bir ara hızını alamamış olacak ki bizim ufaklığa doğru yöneldi ve “Sen de o kadar büyük taş atmaya çalışma bak düşüverirsin denize” diye uyardı ve sonra bana dönüp “Vallahi helal olsun Nur, ne soğukkanlısın senin ki o kadar gözü kara ağzını açmıyorsun” diyecek oldu. Ben de dayanamadım “Arkadaşım sen de çocukların bütün keyfini kaçırdın ama, sahilde taş mı atıyorlar askeri kamptalar mı belli değil” diyerek bastım kahkahayı.

Tam o sırada taş almaya eğilmişken ayağı kayıp dizlerinin üzerine düşecekken iki eliyle önündeki taşa tutunmaya çalışan oğlumdan yüksek perdeden bir bağırma geldi. “Kurtar beni anne!” Ben derhal yerimden kalktım ve “Şimdi gelip seni kurtarıyorum hiç merak etme” diyerek oğlumun yanına gittim. Ona yardım edip ellerini ıslak bir mendille temizledim ve canının acıyıp acımadığını sordum. “Biraz acıyor” yanıtını alınca da her zamanki acı geçirme ritüelimizi yaptık. Bu ritüel acıyan yer ile doğrudan konuşmaktan onu teselli etmekten oluşan bir ritüeldi. Örneğin “ Benim biricik parmağım bu ağrı birazdan geçecek hiç merak etme, ben seni çok çok seviyorum” gibi…

Kenarda durmuş bizi seyreden kuzenimizin eşi bana dönerek “Bak sen de müdahale ettin işte gördün mü?” deyince ben “Arada büyük bir fark var. O isteyerek çağırınca ben yardımcı oldum. Evet, düştü ama ben onu ses etmeden gözlemliyordum zaten. Önemli olan yaşam deneyimi ve bu yolla öz güven kazanmasına engel olmadan talep üzerine devreye girmek, aksi takdirde sürekli hata yapacağım korkusunu yaşatırsın o küçücük beyinlerde.” dedim.

Bu anımı küçük çocuklarının etrafına neredeyse set çekecek kadar korumacı sürekli ikaz komutları veren aşırı kollayıcı ebeveynleri gördükçe hatırlarım. Unutmayın çocuklar gerçekten düşe kalka büyürler ve hayat deneyimi kazanırlar. İyi bir gözlemci olun ama sürekli ikaz eden uyaran anne baba olmayın derim.

İlk Yayın Tarihi: 4 Aralık 2015 @ 16:51

Fatma Nur Olcay

Yazar: Fatma Nur Olcay

ODTÜ İdari İlimler akademisi İşletme Bölümünü bitirdikten sonra 1990 yılına kadar özel sektörde tekstil ihracatı konusunda çalışan F.Nur Olcay, 1990 yılında ilk şirketi Alpteks Ltd. kurarak 2009 yılına kadar tekstil ham maddeleri konusunda ithalat-ihracat mümesilliği yapmıştır.

Sonrasında mezun olduğu İstanbul Erkek Lisesi Eğitim Vakfı (IELEV ) ile yolları kesişmiş ve 2010 yılında bu vakfa hazırladığı sağ beyin odaklı erken eğitim projesi doğrultusunda erken eğitim alanında 0-48 ay erken ev eğitiminin bebek gelişimindeki öneminin farkına vararak, bu doğrultuda global araştırmalarını yapmanın akabinde 2013 yılında Sevgili Bebek E Eğitim Hizmetleri Ve Ticaret Ldt. Şti kurarak erken eğitim sektörüne adım atmıştır.

Bugün sosyal medyada yüz binlerce takipçiyi aşan sevgilibebek.com’un kurucusu olan Nur Olcay işbirliği yaptığı çeşitli uzmanların denetiminde oluşturulan jenerik ürün grubu SevgiliBebek Zeka Kartları ile bugüne kadar ülkemizde 70.000 in üstünde aileyi doğumdan itibaren sunulabilecek, erken ev eğitimi ile tanıştırmıştır.

Türkiye’de kitlelere 0-48 ay döneminin önemini anlatmak ve bu dönemde zihinsel duruluğun kıvrak bir zeka kazanımının ve travmasız bir gelişmenin ileriye yönelik daha olumlu bir kişilik anlamına gelebileceğini duyurmak adına sevgilibebek.com bünyesinde çalışmalarını sürdürmektedir.

email: [email protected]

Size Özel Ürünler Tümünü Görüntüle

İlgili Makaleler

Ebeveyn & Aile

Pamuktaki Tehlikenin Farkında Mısınız ?

Bembeyaz pamuk çoğumuz için saflığı temsil ediyor; bebeklerimiz için giysi alırken %100 pamuk ürünleri tercih ediyoruz. Bebeğimizin hassas cildi için en doğru tercihi yaptığımızı sanıyoruz. Oysa ki, pamuklu ürünler sandığımız kadar masum değiller. Çünkü hem Devamını oku…

Ebeveyn & Aile

Pregestasyonel Diyabet (Gebelik Öncesi Şeker)

Gebelikten önce diyabet tanısı almış olan hastalar pregestasyonel diyabet olarak tanımlanır. Bu hastaların çoğunu, gebelik öncesi insülin kullanan Tip 1 diyabetik hastalar veya insülin direnci olduğu bilinen ilaç kullanan veya kullanmayan tip 2 diyabeti olan Devamını oku…

Ebeveyn & Aile

Vaka İncelemesi: Ebeveynler Çocukları Ne Kadar Anlıyor?

“Ebeveynler çocukları ne kadar anlıyor?” konusu kreş / anaokuluna danışmanlık yapmaya başladığım günlerden itibaren giderek dikkatimi çekmeye başladı. Etkili iletişim kurmanın yollarından önce seanslarımda ebeveynlere “Çocuğunuz o anda ne hissediyor, ne istiyor, çocuğunuz bu davranışınızla Devamını oku…

Alışveriş Sepetiniz
Sepetinizde henüz ürün yok!
iKupon Kodu Kullanmak için için sepet ya da ödeme sayfasına devam ediniz!
Alışverişe Devam Et
Sepetim
0