Ufaklıklara Yenilmeyi Öğretmek Gerekiyor Yazar: Sevgili Bebek -
Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakika 6 Saniye Oyunlarda şansı, başkalarına da hak saymayı ufaklıklara ebeveynlerinin öğretmeleri gerekir. Küçük çocukların yenilmeyi hazmetmeleri zordur. Peki bu durumda ebeveynler neler yapabilir?
Birlikte oynamak.
Ufaklığınızla pür neşe bir oyun oynuyorsunuz; zarı attınız ve o da nesi, 6 geldi ve böylece oyunu siz kazandınız. Karşınızda ağladı ağlayacak bir yüz ifadesi ile ufaklığınız alt dudağı sarkık, gözlerini kocaman açmış size bakıyor. Sizin kazanmanız onun kaybetmesi anlamına geliyor. Çocuğunuzun bakışı yüreğinizi burkuyor ve “ Her zaman kazanamazsın ki tatlım, gelecek sefere şans senden yana olur.” diyor ve pedagojik bir ifade ile devam ediyorsunuz “Ayrıca kazanmak veya kaybetmekten çok daha önemlisi oyundan keyif almak. Kim kazanmış kim kaybetmiş kime ne değil mi?”
Ama ufaklığınız hırçın ve inatçı bir biçimde “Bana ne, ben kazanmak istiyorum” diye cevap veriyor.
Öfke dışarı atılmak zorunda…
Yukarıdaki örneğimizde yer alan ebeveyn yaklaşımı aslında pedagoglar açısından temel yanlışlardan biri olarak işaret edilmektedir. Uzmanlar öncelikle kaybetmekten dolayı oluşabilecek öfkenin dışa vurumunun gerçekleşmesi gerektiğini belirtmektedir. Başka bir deyişle, içinde kızgınlık olan çocuk önce içini bu duygudan boşaltarak temizleyebilmeli ki, öfkenin yarattığı hırçınlık dağılabilsin. Bu nedenle de böyle bir durumda ebeveyn olarak verilecek doğru tepkinin “Ah bu aptal zarlar! Ben de çocukken kaybettiğimde çok kızardım biliyor musun? Hatta yastıkları yerden yere attığım bile olurdu.” benzeri bir cevap olduğu belirtilmektedir. Böylesi bir cevap çocuğunuzun içindeki kızgınlığı yok sayıp görmezden gelmek yerine o duyguyu dışa vurmasını kolaylaştırmak olacaktır.
Pedagoglar bu davranış kalıplarıyla ufak çocukların öfkelerini dışa vurup daha çabuk yenebildiklerini savunmaktadırlar.
İlk Yayın Tarihi: 23 Haziran 2015 @ 16:46
Oyunlarda şansı, başkalarına da hak saymayı ufaklıklara ebeveynlerinin öğretmeleri gerekir. Küçük çocukların yenilmeyi hazmetmeleri zordur. Peki bu durumda ebeveynler neler yapabilir?
Birlikte oynamak.
Ufaklığınızla pür neşe bir oyun oynuyorsunuz; zarı attınız ve o da nesi, 6 geldi ve böylece oyunu siz kazandınız. Karşınızda ağladı ağlayacak bir yüz ifadesi ile ufaklığınız alt dudağı sarkık, gözlerini kocaman açmış size bakıyor. Sizin kazanmanız onun kaybetmesi anlamına geliyor. Çocuğunuzun bakışı yüreğinizi burkuyor ve “ Her zaman kazanamazsın ki tatlım, gelecek sefere şans senden yana olur.” diyor ve pedagojik bir ifade ile devam ediyorsunuz “Ayrıca kazanmak veya kaybetmekten çok daha önemlisi oyundan keyif almak. Kim kazanmış kim kaybetmiş kime ne değil mi?”
Ama ufaklığınız hırçın ve inatçı bir biçimde “Bana ne, ben kazanmak istiyorum” diye cevap veriyor.
Öfke dışarı atılmak zorunda…
Yukarıdaki örneğimizde yer alan ebeveyn yaklaşımı aslında pedagoglar açısından temel yanlışlardan biri olarak işaret edilmektedir. Uzmanlar öncelikle kaybetmekten dolayı oluşabilecek öfkenin dışa vurumunun gerçekleşmesi gerektiğini belirtmektedir. Başka bir deyişle, içinde kızgınlık olan çocuk önce içini bu duygudan boşaltarak temizleyebilmeli ki, öfkenin yarattığı hırçınlık dağılabilsin. Bu nedenle de böyle bir durumda ebeveyn olarak verilecek doğru tepkinin “Ah bu aptal zarlar! Ben de çocukken kaybettiğimde çok kızardım biliyor musun? Hatta yastıkları yerden yere attığım bile olurdu.” benzeri bir cevap olduğu belirtilmektedir. Böylesi bir cevap çocuğunuzun içindeki kızgınlığı yok sayıp görmezden gelmek yerine o duyguyu dışa vurmasını kolaylaştırmak olacaktır.
Pedagoglar bu davranış kalıplarıyla ufak çocukların öfkelerini dışa vurup daha çabuk yenebildiklerini savunmaktadırlar.
İlk Yayın Tarihi: 23 Haziran 2015 @ 16:46